Lenfoma Kanseri

Lenfoma Kanseri

Lenfoma kanseri lenf bezlerinin kontrolünü kaybetmesi ve düzgün çalışmaması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Lenf kanseri olarak da bilinen bu hastalık en yaygın kanser türleri arasında yer almaktadır ve tedavisi mümkündür. Ancak erken teşhisin hayat kurtardığı da unutulmamalıdır.

Lenfoma kanserinden korunma yollarına bakarsak, ilk başta pek çok hastalığa neden olduğunu bildiğimiz sigara ve alkol gibi kansere neden olan zararlı maddeler ile karşılaşıyoruz. Bu maddeler oldukça zararlıdır ve kanser için risk faktörü taşımanıza neden olmaktadır. İkinci yol ise sağlıklı beslenmek ve düzenli olarak spor yapmaktır. Düzenli olarak spor yapmak vücudumuzdaki tüm organların düzgün çalışmasını sağlamakta ve hastalıkların önüne geçmektedir. Bu nedenle hem sağlıklı beslenmek hem de düzenli olarak spor yapmak bizi kanserden koruyan en iyi iki yol olarak bilinmektedir.

Lenfoma Kanserinin Belirtileri

Lenfoma kanserinin diğer tüm kanser türleri gibi kendine özel ve genel belirtileri bulunmaktadır. Bunların en yaygını ağrısız bir şekilde birdenbire büyüyen ve artan lenf bezleridir. İlk başta bu büyümeler küçük çapta ve ağrısız olacağı için hastalar tarafından fark edilmemektedir. Ancak bahsettiğimiz büyüme hızı artarsa ve şişlik çok büyürse damarlara baskı yapacağı için ağrılar da beraberinde gelecektir. Diğer belirtiler ise neredeyse tüm kanser türlerinde görülen belirtilerdir. Mesela yüksek ve sebebi bilinmeyen ateş, ani zayıflama ve iştahsızlık, yorgunluk, halsizlik ve kaşıntı bunlara örnektir. Nadir de olsa gece terlemesi, karında şişlik ve dolgunluk hissi gibi belirtiler de görülebilmektedir. Eğer vücudunuzda birden oluşan şişliklere bir de bu belirtiler eşlik ediyorsa mutlaka en kısa zamanda doktora görünmelisiniz. Çünkü bu belirtiler her zaman lenfoma kanseri olduğunuz anlamına da gelmemektedir bu yüzden dikkat etmeli ve doktora görünmeden endişeye kapılmamalısınız.

Yukarıda bahsettiğimiz lenfoma kanseri belirtilerinden bazılarını yaşayıp doktora giderseniz sizlere birkaç tanı yöntemi uygulanacaktır. Bunlardan ilki fiziki muayenedir. Fiziki muayenede boyun, koltuk altı, kasık gibi bölgeleriniz doktor tarafından kontrol edilir. Ardından tam kan sayımı için gerekli olan kan testleri yapılır. Buna bağlı olarak olası lenf bezi büyüklüğü kontrolü için akciğer filmi de istenmektedir. Son olarak lenfoma kanseri teşhisi koyulursa biyopsi ile büyüyen lenf bezinizin mümkünse tamamı, çok büyükse de bir kısmı alınarak patolojiye gönderilir.

 

Lenfoma Kanseri Nedir

Lenfoma Kanseri Nedir

Lenfoma kanseri lenf kanseri olarak da bilinen bir kanser türüdür. Bağışıklık sisteminde yer alan lenfositlerin yani beyaz kan hücrelerinin etkilendiği bir kanser türü olarak bilinmektedir. Lenfoma kanseri nedir sorusuna genel olarak bu şekilde yanıt verebiliriz.

Lenfoma kanserinin türleri bulunmaktadır. Bunları temel olarak Hodgkin lenfoma ve Hodgkin olmayan lenfoma olarak ikiye ayırabiliriz. Hodgkin olmayan lenfoma da B-hücre lenfoma, mantle hücreli lenfoma, kronik lenfositik lösemi ve folliküler lenfoma olarak farklı alt bölümlerden oluşmaktadır. Bunlar en yaygın görülen lenfoma kanseri türleri olarak bilinmektedir. Tüm kanser tiplerinde olduğu gibi lenfoma kanserinde de hücrelerin görevlerini yerine getirememesi ve anlamsız bir şekilde çoğalmaları sorunları ile karşılaşılmaktadır ve tedavi de bu sorunlar üzerine belirlenir.

Lenfomanın Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Şimdi sizlere lenfoma kanserinin belirtilerinden bahsedeceğiz. En sık görülen belirtiler boyunda, koltuk altında ve kasık bölgelerinde yer alan lenflerin yani lenf düğümlerinin şişmesi olarak bilinmektedir. Tüm bölgeler şişebileceği gibi şişlik yalnızca tek bir bölgede de olabilmektedir. Bu durum oldukça önemlidir. Çünkü şişen lenf bezlerinde herhangi bir ağrı görülmemektedir. Bu nedenle de fark etmek zor olabilmektedir. Ağrı durumu yalnızca lenf bezlerinin aşırı derecede fazla şişmesi ile birlikte damarlara baskı yapması ile mümkün olabilmektedir. Bu da özellikle kan dolaşımında sorunlara neden olduğu için şişlikler etkilenen bölgeye bağlı olarak kol ya da bacaklara yayılır. Bahsettiğimiz durum da hastalığın ilerlemesine de neden olmuş olur. Bu yüzden çok fazla geç kalmadan herhangi bir şişlik fark ettiğinizde hemen doktora görünmelisiniz.

Lenfomanın en yaygın görülen belirtileri bu şekildedir. Şişliklere yüksek ateş, iştahsızlık, ağız kuruluğu ve halsizlik de eşlik edebilmektedir. Bu durumda en yakın zamanda doktora görünmeniz ve gerekli testleri yaptırmanız gerekmektedir. Vücudunuzda oluşan her şişlik kanser olduğunuzu göstermeyeceği gibi, lenfoma olmanız vücudunuzda kesinlikle şişlik olacağı anlamına da gelmemektedir. Erken teşhisin kanser üzerinde çok önemli bir etkisi olduğunu da düşünürsek, herhangi bir şikayetiniz olmasa bile sık sık doktora gidip rutin kontrolleri yaptırmanız sizin açınızdan oldukça yararlı olacaktır. Yoksa ilerde daha büyük sorunlar ile karşılaşabilirsiniz.

Kök Hücre Nakli

Kök Hücre Nakli

Kök hücre, kan hücreleri ile kemik iliği üreten hücrelere verilen isimdir. Kan kanseri de kemik iliğinin çalışmaması durumunda meydana gelen bir kanser çeşidi olduğu için kök hücrenin büyük bir önemi bulunmaktadır. Eğer kan kanseri olan bir hastada kemoterapi gibi yöntemler işe yaramıyorsa kök hücre nakli uygulaması yapılır. Böylece sağlıklı bir vericiden hastaya kök hücre enjekte edilir ve hastanın kan hücresi üretmesi sağlanır. Oldukça başarılı ve kesin bir yöntem olarak bilinmektedir. Kök hücre naklindeki tek sorun uygun bir donör bulma sürecidir.

Kök Hücre Nakli Nedir?

Kök hücre nakli yapılırken vericiden hastaya gerektiği kadar kök hücre alınır ve ardından damar yolu ile hastaya bu kök hücreler verilir. Ardından adaptasyon süreci başlar. Bu süreç 3-4 hafta arasında değişmektedir. Eğer herhangi bir komplikasyon yaşanmazsa bu sürecin sonunda hastanın vücudundaki kan hücreleri düzgün bir şekilde çalışmaya başlar ve buna bağlı olarak da iyileşme sürecine girilir. Ancak bazı uyumsuzluk durumlarında sorunlar meydana gelebilmektedir. Kök hücre naklinin riskleri arasında yer alan bu durumda genellikle hastaya enjekte edilen kök hücreler geri alınmaktadır ve yeni bir donör arayışına geçilmektedir.

Kök Hücre Nakli Kimlerden Yapılır?

Kök hücre nakli yapılması için alıcı ve vericinin dokularının tamamen uyumlu olması gerekmektedir. Bunun için de en uyumlu sonuçlar kardeşler arasında gerçekleşmektedir. Ancak her hastanın kardeşi olması beklenmediği için bazı alternatifler de bulunmaktadır. İlk olarak dokusu uyumlu olan ancak akraba olmayan donörler aranır. En uyumlu donörlere bazı kan testleri yapılır ve aralarındaki uyum oranı ölçülür. Buna göre da kök hücre nakli gerçekleşir. Uyumun ya 8/8 ya da 7/8 olması gerekmektedir. 8/8 uyumlu çıkan işlemlerde herhangi bir sorun yaşanmasa da yine de sorun çıkma olasılığı bulunmaktadır. Aynı şekilde 7/8 uyumlu olan vakalarda da bu durum geçerlidir. Diğer bir alternatif olan göbek bağı kanından kök hücre nakli durumlarında da 4/6, 5/6 ya da 6/6 uyum olması gerekmektedir. Bu nakil de hastanın yeni doğan kardeşinin göbek bağından alınan kan plasentaları ile gerçekleşmektedir. Eğer hastanın ebeveynleri yeni bir bebek için uygunsa ve donör bulunamıyorsa bu yöntem oldukça başarılı sonuçlar vermektedir.

Kemik Kanseri

Kemik Kanseri

Yetişkin bir insanın iskelet sisteminde 206 tane kemik bulunmaktadır ve kemiklerin içerisinde yumuşak lifli bir yapı bulunmaktadır. Bu yapı kemik iliği olarak adlandırılır ve kırmızı doku olarak bilinir. Kemik kanseri ise kemik içerisindeki normal yani sağlıklı hücrelerin birdenbire büyümeye ve kontrolsüz olarak çoğalmaya başlaması ile gerçekleşir. Kanser hücrelerinin çoğalması da tümör oluşumuna neden olmaktadır. Hatta bu hücreler daha sonra tümörden koparak kan dolaşımına katılırsa, kanser diğer organlara da yayılmaktadır.

Kemik kanseri türleri temel olarak 3 tanedir. Bunlar Osteosarkom ve Ewing Sarkomu, Kondrosarkom ve Kordoma olarak bilinmektedir. Osteosarkom ve Ewing Sarkomu, en yaygın kemik kanseri türü olarak bilinir ve özellikle çocuklarda daha fazla görülmektedir. Kondrosarkom ise kıkırdak kanseridir ve çocuklarda çok fazla görülmemektedir. Son olarak kordoma ise alt omurilikte başlamaktadır.

Kemik Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Kemik kanseri belirtilerine baktığımızda temel olarak 3 tane belirti olduğunu söyleyebiliriz. Bunların ilki ağrıdır. Hastalığın ilk başlarında tümörün bulunduğu kemiklerde ağrılar başlar. İlk baştaki ağrı oldukça hafiftir ve sürekli kendini göstermez. Ancak daha sonra dayanılmaz bir hale getir. Eğer tümör büyümeye devam ederse eklem şişliği ve sertliği oluşmaya başlar. Bu da kemik kanseri belirtilerinin ikincisidir. Hareket etmeyi sınırlandıran bu şişkinlik kısa süreli ağrılar da yaratabilmektedir. Eğer tümör çok büyükse ve kemiği kıracak kadar şiddetliyse topallama da gerçekleşebilir. Bu da bir diğer belirtidir. Hastalar genellikle şişlik oluştuktan sonra doktora danışmaktadır. Ancak ağrı evresinde mutlaka doktora gidilmelidir. Her ne kadar tüm kemik ağrılarının sonucu kemik kanseri olmasa da bu konuda önceden önlem almak oldukça önemli bir noktadır. Bu belirtiler haricinde kilo kaybı, yüksek ateş ve halsizlik gibi yan belirtiler de olabilmektedir.

Kemik Kanseri Teşhisi

Yukarıda saydığımız belirtilerden sonra doktora göründüğünüz zaman doktor size bazı kan testleri yapacaktır. Ardından kemik yapılarınızı görmek amacıyla X ışınları yardımıyla kemik taraması ve ardından bilgisayarlı tomografi, MR ve PET gibi testler yapılacaktır. Bu işlemlerin ardından kemik kanseri teşhisi konursa biyopsi yapılarak kanser tümörün mümkünse tamamı ya da bir parçası alınır ve patolojiye gönderilir.

 

Kemik Kanseri Belirtileri

Kemik Kanseri Belirtileri

Kemik kanseri ilk olarak kemik hücrelerinde başlayan ve ardından vücudun pek çok yerine yayılan bir kanser türü olarak bilinmektedir. Genellikle bacak ve kollardaki kemiklerde görülen kemik kanseri özellikle uyluk kemiğinde ve omuzda sıkça görülmektedir. Bazı durumlarda kalça kemiğinde de kemik kanserine rastlanılabilmektedir. Kemik kanseri türleri arasında yer alan Osteosarkom ise en yaygın tür olarak bilinmektedir.

Tüm kanser türlerinde olduğu gibi kemik kanserinde de erken teşhis çok önemlidir. Bu nedenle hastalığın belirtileri çok iyi bilinmeli ve araştırılmalıdır. Eğer belirtiler erkenden fark edilip teşhis edilirse, hastalığın tedavisi de çok kolay olacaktır ve hasta çok kısa bir sürede iyileşecektir.

Kemik Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Kemik kanserinin en yaygın belirtisi uzun süre geçmeyen kemik ağrılarıdır. Bu ağrılar ilk başta sıradan gibi görünür ve hastayı çok fazla rahatsız etmez. Fakat daha sonrasında bu ağrı şiddetlenir ve hastanın dayanamayacağı bir hale gelir. Ağrının çok uzun sürmesi de hastanın doktora gitmesini sağlar. Bu sürede de hastalık biraz ilerlemiş olur. Bu nedenle eğer küçük de olsa ağrılarınız varsa mutlaka doktora görünmelisiniz. Çünkü siz ağrının geçmesini beklerken aslında hastalığınız yayılıyor olabilir, bu nedenle çok dikkatli olmalısınız.

Kemik kanseri belirtileri yalnızca ağrı ile sınırlı değildir. Uzun süren ve ağrı kesicilerle de geçiremediğiniz kemik ağrıları en yaygın ve geçerli belirti de olsa bunun haricinde de bazı belirtiler bulunmaktadır. Öncelikle kemik ağrınızı iyice takip etmeniz gerekmektedir. Ağrınızın şiddeti artıyorsa ve gün geçtikçe ağrı olan kemiğiniz şişiyor ve kızarıklık oluşmaya başlıyorsa bu da kemik kanseri belirtileri nelerdir sorusuna cevap niteliğinde olacaktır. Ayrıca ağrı olan bölgeyi elinizle de kontrol etmenizi tavsiye ederiz. Bazı durumlarda kemikteki kitle elle farkedilmektedir. Siz de mümkünse dikkatlice kontrol etmelisiniz. Son olarak kemik ağrınıza iştahsızlık, halsizlik, yüksek ateş, yorgunluk ve döküntü gibi belirtiler eşlik ediyorsa bu da oldukça güçlü bir belirtidir.

Kemik kanserinin genel olarak belirtilerinden bu şekilde bahsedebiliriz. Bu belirtilere sahipseniz en kısa zamanda doktora gitmelisiniz çünkü kanser hastalıklarının tamamında en büyük düşman zamandır. Kısa sürede doktora giderseniz tedaviniz de o kadar mümkün olacaktır.

Kemik İliği

Kemik İliği

Kemik iliği, kan hücrelerinin üretildiği süngerimsi doku olarak bilinmektedir. Sağlıklı bir yetişkinde toplam vücut oranının %4’ü kadar kemik iliği bulunmaktadır. Kemik iliği türlerine baktığımızda karşımıza kırmızı ve sarı olmak üzere 2 çeşit olduğunu görüyoruz. Kırmızı kemik iliğinde kırmızı ve beyaz kan hücreleri ile birlikte trombosit üretimi gerçekleşmektedir. Sarı kemik iliğinde ise yağ hücreleri üretimi gerçekleşmektedir. Yetişkinlerde kemik iliğinin büyük bir bölümü kırmızıdır.

Kemik İliğinin Görevleri Nelerdir?

Kemik iliği kırmızı kan hücrelerinin yani eritrositlerin dokulara oksijen taşımasını sağlarlar. Kemik iliği görevlerinden bir diğeri ise kanın pıhtılaşmasına yardım eder böylelikle de kanamaları önler. Bu nedenle oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Ayrıca yabancı maddelere karşı vücudu savunması da en önemli görevlerinden bir tanesidir. Kısacası görevlerinin tamamının hayati görevler olduğunu söyleyebiliriz. Bazı durumlarda kemik iliği görevlerini yerine getiremez ve birden düzensiz bir şekilde çoğalmaya başlar. Kemik iliğinde meydana gelen sorunlar çok büyük hastalıklara neden olabilmektedir ve acilen tedavi edilmesi gerekir. Bunların en başında ise kemik iliği kanseri gelmektedir.

Kemik İliği Kanseri

Kemik iliği kanseri, kemik iliğindeki hücrelerin düzgün çalışmaması ve birden çoğalmaya başlaması ile meydana gelmektedir. Oldukça yaygın bir kanser türü olan kemik iliği kanseri eğer ilk evrelerde fark edilirse oldukça kolay bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Eğer geç fark edilirse de kemik iliği nakli sayesinde tedavi olmaktadır ve genellikle %85 oranında başarı sağlanmaktadır.

Kemik iliği nakli için sağlıklı bir verici gerekmektedir ve alıcı ile dokularının uyumlu olması da zorunludur. Yoksa nakil başarısız olur ve hasta iyileşmez. Bunun için genellikle hastanın kardeşlerine ait kemik iliği kullanılır. Hatta bazı durumlarda ailenin durumu uygunsa yeni bir kardeş yapılır ve göbek bağındaki kan kullanılır. Bu iki durum kesin tedavi ile sonuçlanır. Ancak her iki yöntem de uygulanamıyorsa dokuları uyumlu olan başka donörler aranır. Doku bankası sayesinde kısa süre içerisinde uygun bir verici bulunur ve kemik iliği nakli gerçekleştirilir. Ancak bu duruma gelmemesi için mutlaka kemik iliği kanseri belirtileri güzelce takip edilmeli ve hastalık ilerlemeden tedaviye başlanmalıdır.

Kemik İliği Nakli

Kemik İliği Nakli

Kemik iliği nakli, sağlıklı ve uyumlu bir vericiden kemik iliğinin alınması ve kan kanseri olan hastaya yani alıcıya damar yolu ile verilmesidir. Kemik iliği nakli, hastalığın ilk evrelerinde yapılmayan genellikle kemoterapi ile sonuç alınmadığında yapılan bir işlem olarak bilinmektedir. Genellikle 3-3.5 yıl içerisinde kemoterapiden sonuç alındığı için %10 civarında bir oranla kemik iliği nakline ihtiyaç duyulmaktadır.

Kök hücresi, vücudumuzda gerçekleşen doku oluşumu ve onarımı gibi durumları sağlayan ana hücrelerdir. Kan yapımı açısından bakarsak ana kök hücrelerin en fazla kemik iliğinde yer aldığını söyleyebiliriz. Bu nedenle de kemik iliği nakli kan kanseri hastaları için oldukça uygun olmaktadır zira kan kanseri kan hücrelerinin görevini yapmaması ile gerçekleşen bir kanser türü olarak bilinmektedir.

Kemik İliği Nakli Nasıl Yapılır?

Kemik iliği naklinin yapılabilmesi için öncelikle uyumlu bir verici bulunması gerekmektedir. Genellikle hastanın kardeşleri bu konuda uyumlu olmaktadır. Eğer hastanın kardeşi yoksa dokuları uyumlu olan vericiler aranır. Bunun için genellikle doku bankası kullanılmaktadır. Verici bulunduktan sonra ameliyathane koşullarında vericiye genel anestezi yapılır ve özel iğneler yardımıyla kemik içine girilerek alıcının ihtiyaç duyduğu kadar kemik iliği alınır. Genellikle bu işlem 1 ya da 2 saat sürmektedir. Kemik iliği naklinin riskleri de elbette vardır fakat bu riskler alıcı için geçerlidir yani vericinin herhangi bir zarar görmediği bilinmektedir.

Vericiden gereken kemik iliği toplandıktan sonra alıcıya damar yolu ile bu kemik iliği enjekte edilir. Bu işlem de oldukça kolay bir işlemdir. Ancak bu işlem yapılmadan önce alıcı ve vericiye mutlaka gerekli testlerin yapılması gerekmektedir. Aksi taktirde pek çok sorun meydana gelebilmektedir. Uyumsuzluk olması sonucunda alıcı bu durumdan zarar görebilmektedir. Bu konuda mutlaka güvendiğiniz doktorlardan yardım almalısınız.

Kemik iliği naklinden sonra 3-4 hafta içerisinde enjekte edilen kök hücreleri görevlerini yapmaya başlar. Bu 3-4 haftalık süreç çok önemlidir. Hastanın gözlem altında tutulması ve gerekli koruyucu ilaçları kullanması gerekmektedir. Bu riskli dönemi atlattıktan sonra hastaya tekrardan gereken kan testleri yapılır ve sonuçlarına göre naklin başarılı olup olmadığı konusunda bir karara varılır. Nakil sonucunda da genellikle %90 oranında başarı sağlanmaktadır.

Kemik İliği Kanseri

Kemik İliği Kanseri

Kemik iliği kanseri aslında kan kanseri yani lösemi olarak bilinmektedir. Kemik iliği olarak geçmesinin sebebi ise kemik iliğinde yer alan kök hücrelerin görevlerini yerine getirememesidir. Hastalığın temel sebebinin bu olduğunu söyleyebiliriz. Çocuklarda kemik iliği kanseri oldukça yaygın olarak görülse de yetişkinlerde de sıkça rastlandığı bilinmektedir. Yapılan araştırmalara göre kemik iliği kanseri, kanser türleri arasında en yaygın görülen tür olarak belirlenmiştir.

Kemik İliği Kanseri Nasıl Tespit Edilir?

Kemik iliği kanserinin pek çok belirtisi olsa da bu belirtiler başka hastalıklara ait olabileceği için mutlaka kan teslerinin yapılması gerekmektedir. Kan testi yapmadan yaygın belirtilere bakarak hastalığın kesin teşhisini koymak oldukça yanlıştır.

Kemik iliği kanseri belirtilerine bakacak olursak ilk olarak vücudun bağışıklık sistemi zarar göreceği için halsizlik ve uyku halinin olacağını söyleyebiliriz. Bunların haricinde kan kanseri olarak geçen kemik iliği kanseri vücutta morarmalara ve küçük kızarıklıklara da neden olmaktadır. Ayrıca nefes darlığı, ani zayıflama ve iştahsızlık da kemik iliği kanserinin belirtileri arasında yer almaktadır. Bu belirtilerin birkaçını yaşıyorsanız mutlaka doktora görünmeli ve gerekli kan testlerinin yapılmasını sağlamalısınız.

Kemik İliği Kanseri Tedavi Edilebilir Mi?

En çok merak edilen konulardan bir tanesi kemik iliği kanseri tedavisidir. Eğer erken teşhis yapılırsa hastalık ilaçlar ve kemoterapi yardımı ile kısa süre içerisinde tedavi edilebilmektedir. Ancak hastalık ilerlediyse ve kemoterapi gibi tedaviler yanıt vermiyorsa kemik iliği nakli yapılması gerekmektedir.

Kemik iliği nakli yapılmadan önce hastanın gerekli kan testleri yapılır. Böylece uyumlu bir doku bulmak daha kolay olacaktır. Eğer hastanın kardeşi varsa ve donör olmayı kabul ederse dokular birbiri ile uyumlu olacağı için donör aramak zorunda kalınmaz. Ancak hastanın kardeşi yoksa dokusu uyumlu olan donörler aranır. Bunun için de doku bankası kullanılmaktadır. Kemik iliği naklinin vericiye bir zararı bulunmamaktadır. Fakat nadir de olsa uyumsuzluk olması durumunda alıcı için risk oluşturabilmektedir. Böyle bir sorun ile karşılaşmamak için de mutlaka uyumluluk için gerekli olan testler yapılmalı ve vericiden alınan kök hücre miktarına dikkat edilmelidir. Son olarak eğer donör bulunamıyorsa, hastanın yeni doğan kardeşinden göbek bağı alınarak içerisindeki kan hücreleri de tedavi amaçlı kullanılabilmektedir.

Kan Kanseri Neden Olur?

Kan Kanseri

Kan kanseri yani diğer ismi ile lösemi, kemik iliğinde yer alan kök hücrelerinden bir tanesinin gelişme esnasında duraklaması ve birden aşırı derecede artmaya başlamasıdır. Kan kanseri ilk olarak kemik iliğinde başlasa da daha sonra pek çok organa yayılır. Bunun nedeni ise kanın tüm organları dolaşmasıdır. Löseminin erken teşhis edilmesi, hem tedaviyi hızlandırır hem de kanserli hücrelerin diğer organlara yayılmasını engeller. Bu açıdan bakarsak erken teşhisin hayat kurtaracağını söyleyebiliriz çünkü diğer organlara yayıldıktan sonra tedavi edilmesi oldukça zor olmaktadır.

Genellikle kan kanseri kimlerde görülür sorusu merak edilmektedir. Aslında bakarsak löseminin herhangi bir yaş aralığı bulunmamaktadır. Küçük yaş gruplarında da yaşlılarda da kan kanseri olabileceğini söyleyebiliriz. Ancak çocukların bu hastalıktan daha fazla etkilendiği ve özellikle 2-5 yaş arası çocuklar için en zor hastalık olduğunu söyleyebiliriz. Tabii az önce de belirttiğimiz gibi erken fark edilirse kesinlikle tedavisi olan bir hastalıktır.

Kan Kanseri Türleri Nelerdir?

Kan kanserini temel olarak akut ve kronik olarak ayırabiliriz. Akut kan kanseri daha çabuk belli olan ve hızlı gerçekleşen bir tür iken, kronik kan kanseri ise yavaş ilerleyerek yıllar içerisinde gelişen bir tür olarak bilinmektedir. Bunların haricinde de lenfoblastik ve miyelogenöz olmak üzere 2 tane daha kan kanseri çeşidi yer almaktadır. Bunlar en sık görülen lösemi türleridir haricen az rastlanan lösemi türleri de bulunmaktadır. Örnek olarak tüylü hücre lösemisini verebiliriz. Ancak belirttiğimiz gibi en çok rastlanan türler ilk söylediğimiz 4 tür olarak bilinmektedir.

Kan Kanseri Neden Olur?

Löseminin yani kan kanserinin nedenlerine baktığımızda neredeyse tüm kanser türleri ile benzer nedenlere sahip olduğunu görüyoruz. Çocuklarda oluşan kan kanseri genellikle genetik hasarlarla alakalı olmaktadır. Yetişkinlerde ise nedenler genellikle çevreseldir.

Radyasyon, genetik problemler, down sendromu, kemoterapi tedavisi, bazı kimyasallar, sigara, kan haslıkları, D vitamini eksikliği gibi durumlar kan kanserine neden olan durumların en yaygın olanlarıdır. Özellikle yoğun sigara kullanımı ve düzensiz hayat alışkanlıkları gibi nedenler kan kanserini yetişkinler için tetiklemektedir. Ayrıca daha önceden bir kansere yakalanıp iyileştiyseniz de kullandığınız ilaçlar tekrardan kanser hastalığına yakalanmanızı tetiklemiş olabilir.

Kan Kanseri Tedavisi

Kan Kanseri Tedavisi

Kan kanseri her ne kadar çok yaygın ve kötü bir kanser türü olsa da günümüzde tedavisi mümkündür. Bu nedenle kesinlikle endişe edilmemesi ve mutlaka erken teşhis edilmesi gerekmektedir. Kan kanseri tedavisi farklı aşamalardan oluşur. Yetişkinler ve çocuklar için kan kanseri tedavisi birbirine benzese de çocuklarda daha fazla etkili olmaktadır. Özellikle çocuklarda en sık görülen kanser türünün lösemi olduğu düşünülürse bu durumun oldukça olumlu olduğunu söyleyebiliriz.

Kan Kanseri Tedavisi Nasıl Olur?

Kan kanseri tedavisine başlamadan önce teşhisin kesin olarak konması gerekmektedir. Bunun için bazı kan testleri yapılır ve yapılan kan testleri ile akyuvarların sayısı belirlenerek anormal bir artış olup olmadığı incelenir. Eğer akyuvarlarda ciddi bir artış varsa kan kanseri teşhisi koyulur ve buna göre bir tedavi yöntemi izlenir.

Kan kanseri tedavisinde kanser türünün de büyük bir önemi bulunmaktadır. Çünkü her lösemi türüne aynı tedavi uygulanmamaktadır. Mesela bazı lösemiler kroniktir ve çok yavaş ilerlemektedir. Buna bağlı olarak ilaçlar ve uygulanan tedavi yöntemleri de farklıdır. Ancak bazı lösemiler akut lösemi olarak geçmektedir ve çok hızlı bir şekilde vücuda yayılır. Bu durumda tedaviye çok hızlı bir şekilde başlanması gerekmektedir.

Lösemi tedavilerindeki ilk amaç akyuvar sayısını azaltmaktır ve bunun için de radyoterapi yöntemi kullanılmaktadır. Radyoterapi ile kan kanseri tedavisi yapılırken X ışınları kullanılır. Bu yöntem ile kullanılan X ışınları, hücreleri öldürerek çoğalmalarını engellemektedir. Radyoterapi tedavisinde X ışınlarının miktarı çok iyi ayarlanmalıdır. Ayrıca bir yandan da lösemi türüne göre ilaç tedavisi de uygulanır. Böylece hastanın radyoterapiden etkilenme miktarı da azaltılmış olur.

Kemoterapi ise saç dökülmelerinin başladığı evre olarak bilinmektedir. Eğer kemoterapi uygulandığı halde tedaviden sonuç alınamıyorsa son olarak kemik iliği nakli yapılır. Kemik iliği nakli sonrasında hastanın tamamen iyileşmesi beklenmektedir. Bu yöntem genellikle hastalığın son evresinde olan hastalara uygulanmaktadır. Doku uyuşmazlığı olmaması durumunda yeni kemik iliği sayesinde yeni akyuvar hücreleri üretilir ve hasta iyileşir. Uyum süreci 3-4 hafta arasında sürmektedir. Bu 3-4 hafta çok önemlidir ve hastanın çok dikkat etmesi gerekmektedir. Genellikle nakilden sonraki 3-4 haftalık süreçte hasta gözlem altında tutulur.